Hakkımda

Fotoğrafım
25.04.1986 tarihinde Tekirdağ’ın Saray İlçesinde sabaha karşı 04:00 sularında dünyaya gelmişim. Ailemin 2. Çocuğuyum. İlkokul 1. Sınıfın ilk dönemini Çatalca ilçesine bağlı Karamandere Köyün’de ikinci dönemini de Saray İlçesinin Güngörmez mahallesinde okudum. 2.sınıf ve mezun olana kadar(1996) Saray Cengiz Topel İlkokulunda okudum.2000 yılında Atatürk Ortaokulundan,2004 yılında da daha sonra ismi Mustafa Elmas Arıcı Anadolu Lisesi(MEAAL) olan Saray Anadolu Lisesi’nden(SAL) mezun oldum.İlk yıl kazanamadığım üniversiteye 2006 yılında kendi imkanlarımda dershane parası vererek 4 aylık çalışmayla Süleyman Demirel Üniversitesi(SDÜ)Gönen Meslek Yüksek Okulunu Büro Yönetimi ve Sekreterlik Bölümünü kazandım.Yarım dönem uzatmak zorunda kaldığım SDÜ’den 2009 yılında mezun oldum ve Anadolu Üniversitesi İktisat fakültesine İktisat Bölümüne aynı yıl kaydımı yaptırıp 2012 yılında 4 yıllık diploma sahibi oldum. Şu an halen Açıköğretim Üniversitesi ikinci üniversite kapsamında Laborant Sağlık ve Veteriner Sağlık okumaktayım.

26 Temmuz 2016 Salı

Mahalle Baskısı


Sevgili arkadaşlarım kusura bakmayın ama bana en çok baskıyı siz yapıyorsunuz. Açıkça yüzünüze söyleyemiyorum ama yapmayın kardeşim. Sırf sizinle aynı maaşı aldığımı kanıtlamaya çalışmak için bana da kahvede çay ısmarlatmak zorunda bırakmayın. Senden daha çok paramın olduğunu düşün diye cep telefonumla cebimdeki birkaç lira parayı aynı yere koydurup çıkartmak zorunda bırakmayın sanki her cebimde para varmış gibi. Hafta sonu planını anlatmaktan vazgeç bana. Biliyorsun benim senin gibi gezemeyeceğimi ama bir yerlere gitmek zorunda bırakma beni. Ev kirasından artan paramla geçinmeye çalışırken eşime, İngilish English Home’dan  neler aldığını anlatmak zorunda bırakmasın eşin. Sırf çocuğum seninkiyle top oynasın diye yüzlerce türk lirası verdirmek zorunda bırakma beni spor ayakkabıya. Davranışlarımın taklit, düşüncelerimin satılık,değerlerimin emanet olması hoşuna mı gidecek sanki. Aslında ben olmayan bu benle daha ne kadar arkadaş kalabileceksin düşün.
                Sevgili akrabalarım kusura bakmayın ama bana en çok baskıyı siz yapıyorsunuz. Açıkça yüzünüze söyleyemiyorum ama yapmayın kardeşim. Sırf sizden aşağıda olmayım diye ellerimde poşetlerle gelmek zorunda bırakmayın beni evime. Düğünde para takmak zorunda olduğum komşuma küçük altın almak zorunda bırakma beni. Sidiğini uzak tut benden yarıştırma benle. Takıp takıştırma bana gelirken altınlarını vücudunun bütün uzuvlarına. Sırf sen 5 yıldızlı otelde tatil yapıyorsun ve ben bu yıl tatile gidemedim diye mayo seçimini bana niye soruyorsun yahu bu kadar mı görmemişsin. Hep eksikliklerimi mi görmek zorundasın sen benim. Yanında pısırıkça durmam, omuzlarımın eğilmesi, alnımın yere bakması daha mı çok hoşuna gidiyor anlamadım ki. Aslında ben olmayan benle daha ne kadar akrabalık kurabileceksin düşün.
                Sevgili komşularım kusura bakmayın ama bana en çok baskıyı siz yapıyorsunuz. Açıkça yüzünüze söyleyemiyorum ama yapmayın kardeşim. O en güzel yemeğini sırf sanki her gün onu yiyormuşsun gibi bana getirme. Anlatma bana bilmem kaç yüz dolara aldığın ev aksesuarını. A sen görmedin mi ,he bilmiyor muydun, hı demek görmemişsin ile başlayan cümleler kurma bana. Sanki tek mutlu senmişsin gibi sosyal medyadaki fotoğraflarında beni de etiketleme. Beni  baby Shower partinde görmedin diye bu sana değer vermediğin anlamına gelmiyor yada diş buğdayında olamadıysam kıskandığım için değil belki de gerçekten olamıyorum yanında. Bunu bana sor diğer mahallenin dedikoducu kadınlarına değil. Duymak istemediğin şeylerimi söylemeliyim ardından bu mu senin hoşuna gidecek olan. Aslında ben olmayan benle bu şekilde daha ne kadar komşuluk yapacaksın düşün.
                Sevgili mahallem kusura bakmayın ama bana en çok baskıyı siz yapıyorsunuz. Açıkça yüzünüze söyleyemiyorum ama yapmayın kardeşim. Terlikle bakkala giderken ayağıma giyecek ayakkabım yokmuş gibi bakmayın bana. Yırtık eşofmanım için yargılamayın beni belki en eskisini giydim o gün ağır bir iş yapacağım diye. Arkamdan ne konuşacağınızı kestiremediğim için herkesle iyi geçinmek zorunda bırakmayın beni. Kimin kızının saat kaçta geldiğini, kimin oğlunun alkol aldığını gözetlemek zorunda değilsin. Dedikodu yapmayın benim hakkımda. Yerse maçanız yüzüme söyleyin. Önünüzden başım eğik geçmem, sigaramı saklamam, hep mutluymuşum gibi gözüküp gözyaşlarımı içime akıtmam hoşunuza mı gidiyor. Aslında ben olmayan bu benle daha ne kadar aynı mahallede nefes almak istiyorsun düşün.

                Sevgili kendim kusura bakma ama bana en çok baskıyı sen yapıyorsun. Açıkça söyleyemiyorum ama yapma be kendim. Bırak yere bastığım zaman toprağın hakkını vereyim. Bırak aldığım darbelerin açtığı yaralara rağmen güçlü olayım. Biliyorum kendim hayat çok zor ama bende kolay lokma değilim. Beladan kaçıyorum diye ona alt olacağımı düşünme.  Ben diğerlerinden farklıyım anla artık. Her şeyim bana has ve kendime münhasır. Mutlu olduğum için değil kazanacağımı bildiğim için gülüyorum ve incineceğimi düşünmeden seviyorum. Nasıl ki ağaca konan kuş dalın kırılmasından korkmaz da kanatlarına güvenir işte bende öyle samimiyetime, insanlığıma dostluğuma, arkadaşlığıma, komşuluğuma güveniyorum. Kibir ile kendine öz güven arasında ki ‘Tül Perde’’nin farkındayım. Biraz bana güven ve aslında ben olmayan benle değil de asıl benle bir ömür yaşamayı düşün…



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder