En eskisi
1933 yılına ait aşağı yukarı elimde elli adet Saray fotoğrafı bulunmasına
rağmen hala yerini kulaktan duyduğum, ya da dilden dile anlatılan yerler
olduğunu biliyorum. Bazıları bizler hayatta yokken yıkılmış bazıları biz daha
mahalleden dışarı çıkamayacak kadar küçük çocuk olduğumuzda kaybolmuş
bazılarını da biz fark etmemişiz.
Yazmadan edemeyeceğim bu yerleri. Aslında amaç hem o yerleri zihinlerde
hatırlatıp beyin jimnastiği yaptırmak hem de bu yazıyı okuyup elinde o yerlerin
fotoğrafları olanlardan ödünç olarak almak.
İlk önce aklıma gelen ve aslında
sarayda muhakkak olmasını düşündüğüm sokak çeşmesi. Hani genelde çeşmenin
yanlarında zincirle bağlı bakır bardağı bulunan bazılarında nokta noktanın
hayratıdır yazan, yazın buz gibi akan suyu olan çeşmeler. Bizim aslında bir
çeşmemiz varmış. Kaç yılında yıkılmış, yıkılmamışsa nereye götürülmüş, yıkılmışsa
neden sahip çıkılmamış dediğim şu anki Özel Başarı Kursu’nun ve altında Şaşkın
Pazar’ın bulunduğu üniversitenin çaprazındaki alan. Boş bir arazi iken ve balık
pazarı olarak kullanılırken orada bir çeşme varmış ama maalesef artık yok.
İkincisi ise şu an yerinde yeni bir
havuz olan Bilecen alışveriş merkezinin hemen önündeki alanda bulunan saat.
Hayal meyal hatırlıyorum ince bir demirden direği olan aşırı bir rüzgârda
sallanmaya başlayan pekte sağlam olmayan bu saate ne oldu. Neden kaldırıldı
veya yenisi yapılıp konulamaz mıydı? Belki birilerinde o saatin ve anılarının
olduğu bir fotoğraf vardır ve ulaştırır bizlere.
Çete’nin havuzu hatırlarsınız
çoğunuz. Cumhuriyet fırınının hemen yanında yeni yapılan hastaneye inerken.
Daha düne kadar kare duvarları olan at arabalarının ve ineklerin su içerken
çocukların beyaz külotlarıyla içine girdiği havuz. Sadece elimde bir adet
fotoğrafı var ama çoğumuzda onlarca hatırası.
İlçe merkezinin içinde otogar girişinin
sağ tarafında şu anki Zabıta kulübesinin olduğu yerde bulunan gazeteci. O
zamanki dergi ve gazete satışı yapılan tek yer. Birçoğumuzun da gazeteye
sarılmış dergileri alırken hatırladığımız mavi renkteki kulübe. Biriside çıksın
desin ki benim orada çekilmiş fotoğrafım var al bak tam olarak burası.
Yeni mahalleli herkesin
hatırlayacağı bir yer vardır. Artık mahalleli o kadar sıkılmıştır ki havuzun
içine atılan taşları toplamaya küfür etmek, dayak atmak yerine o muzip
çocuklara şunu yazmışlardı dondurmacı bahtiyarın yan tarafındaki havuza ‘terbiyeli
çocuk havuza taş atmaz’.
Belediyenin arka tarafında bulunan sokağa sırayla çekilmiş
at arabalarını hatırlıyorum mesela ilkokul yıllarımdan. O zamanın şartlarında
odunumuzu, kömürümüzü, eşyamızı taşıyan boyunlarında saman yemeleri için çuval
arkalarında da caddelere düşmesin diye içine dışkılarını yaptığı bir başka çuval.
Var mı hatırlayan. Yok değil mi? Hepimiz hatırlıyoruz.
Şu an ki Halk bankasının yanındaki
apartman yapılmadan önce orada bulunan evin bahçesindeki garajında eski bir
araba vardı. Boyumuz yetmezdi onu görmek için ama zıplayarak orda olduğunu
görürdük. Eski araba dediysem bir şahin, serçe yada lada değil. Bildiğin bizim
deyişimizle Atatürk zamanı arabalarından. Kimindi bu araba? Nereye gitti? Hala
duruyor olabilir mi?
Yazmak için belki çok erken ama şu
an ilkokulda okuyan çocukların çoğunun hatırlamayacağı bir yer daha var.
Belediye Parkı’nın Gonce Büfe tarafında bulunan köşesinde yer alan havuz. Bazen
fıskiyeyle şu fışkırtılan bazen ışıklandırılıp saraya renk katan kollarımızı
nereye kadar değecek diye ellerimizi soktuğumuz o havuzda yok artık. Havuz
demişken birde hemen onun önünde yassı bir şekilde duran ağaç vardı. Parktaki
yeşilliklerde yürümeye başlayan her çocuğun emekleyerekte olsa çıkmaya
çalıştığı o ağacı hatırlayan kaç kişiyiz.
Park fırın’ın ve Ahmet Bey
köftecisi’nin karşısındaki kaldırımın heykel tarafında üç adet telefon kulübesi
vardı. Sanırım yenilenmeden önce jetonla çalışıp son zamanlarında genelde
askerlerin kartlı olarak kullandığı kulübeler. Acaba bu hizmet verilmiyor mu
hala. Ve veriliyorsa bu yazıyı okuyanlar bir zahmet girişimde bulunup birkaç adet
nostalji de olsa onlardan taktırabilirler
mi?
Onuncusu ve sonuncusu Halk Evi. Kız
akşam Okulu olaraktan kullanıldığı söylenen tam şu anki Belediye binasının
yanında bulunan yapı. Ne oldu ona? Kim yıktı? Yıkarken hangi gerekçeyi
gösterdiler. İnanın çok merak ediyorum.
Tabiki de günümüz koşullarında
bazılarının hiç değeri olmadığını düşündüğü bu yerlerin artık olmayışı bende
eksiklikler yaratıyor doğrusu. Hiç bilmemek ya da orada olduklarını duymamak
var olduklarını bilipte yerlerinde görememekten daha iyiydi. Şimdi düşünüyorum
o yerleri de acaba oralar gerçekten var mıydı yok muydu?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder