Onlarca yüzlerce binlerce belki de milyonlarca… Örf, adet,
gelenek, görenek, anane… Bir çoğunu unuttuk bazılarını yok ettik birazını
kullanıyoruz yarısı değiştirdik. Bu yazımda unutulmasının çokta sıkıntı
olmadığı, unutulunca artık eskisi gibi aranmayan olmasa da olur dediğimiz
ölmesi gerektiğini düşündüğüm adetlerden bahsedeceğim.
Mesela ben evlenme düğünlerinde gelinin beyazlığından çok
altının sarısının gözükmesini isteyen kız tarafının aile büyüklerinin o bağnaz
düşünceden kurtulmasını istiyorum. Zaten
insanlar asgari ücretle veya bir fazlasıyla uzun süre çalışıp maddi durumunu
evlenmeye hazır getirmiş bir de tüm yatırımını altına yatırsın istiyorlar olmaz
arkadaşlar bu adet ölmeli…
Tanımadığın kişiye bile davetiye verip sünnet, nişan, düğün
törenine çağırma bence ölmeli mesela. Hatta utanmayıp soyadın neydi diye bile
soranlar olduğu sürece o düğünlere ben gitmeyeceğim sizlerde gitmeyin.
Gecenin bir yarısı kız arkadaşını veya erkek arkadaşını
evine bıraktıktan sonra hatta bazen sarılıp öptükten iyi geceler diledikten
sonra arabadan inmesine mukabil korna çalmak. Yapmayalım bunu tamam zaten
arabanın içinde iyi dilekte bulunduk zaten kornayla bunu tekrarlamaya gerek yok
yapmayalım ne olursunuz.
Selamlaşma merasimlerinde nasılsınız, iyi misiniz demek
bence ölmeli. 10 kişi var ve hepsine toplu olarak soru sormak bazılarının sana
cevap vermemesine sebep olabiliyor. Eğer bir ortama girilmişse herkesin hali
hatırı tek tek sorulmalı bence ki insanlar kendini daha özel ve daha yakın
hissettin sana.
Okulunu bitiren kıza askerden gelen erkeğe evlilik ne zaman
diye sormak, nişanı fazla uzatmayın demek,evlenince çocuk ne zaman diye
sormak,ilki olunca ikinciyi düşünüyor musunuz diye ısrar etmek ölmesi gereken
ilk 5 arasında olmalı.
Askere uğurladığımız gençlerimizin otobüsünün önünü onlarca
kez kesip en sonunda İstiklal marşını okutmak bence demode oldu artık. Hem
insanların zamanını çalıyoruz hem de ailesinin kopamamasına sebep
oluyoruz. Öpelim harçlığını verelim
sarılalım helallik verelim binsin otobüsüne arkasına bakmadan daha fazla onu da
üzmeden çıkıp gitsin.
Birçoğunuz karşı çıkabilir ama düğünde gelinin baba evinden
çıkarken beline kırmızı kurdele takılması bence ölmesi gereken ilk 5 adet
arasında. Neden herkes bunu bilmeli. İlgili olan kişi sadece damat değil mi? Ya da erkeğe neden bir şey takılmıyor da
sadece bayana takılıyor. Hani eşitlik…
Düğün konvoyları. Zaten kalabalık olan caddelerde birde
onlarca araçla klakson çalarak gezmek ne kadar mantıklı. Hastası olan, bebeği
olan cenazesi olan düşünülmemeli mi bu durumlarda. Ya bir ambulans yada bir
itfaiye geçecek olsa ve geçemese katlanabilecek miyiz yaşanan acının tarifine.
Düğünlerde, yılbaşında, eğlencelerde havaya ateş etmek ne
kadar salakça bir şeydir ya. Eğer gören olursa suratına tükürsün.
Trafik ışıklarında dururken daha yeşilin söndüğünü görüp
sarı ışık yanmadan kornaya basmak artık bitmeli bence. Ha gelenek mi örf mü
değil ama yaşatılan bir olaydan lütfen vazgeçelim. Özellikle bayanlar, yeni
şoförlüğe başlayanlar ve sinirli insanlar için sorun yaratabilir.
Yeni ev alana, yeni eve taşınana, yeni evlenene, başka eve
taşınana borcam almak. Bence ölmesi gereken ilk 5 arasında 5. Sırada.
Yıllar sonra biriktirdiği parayla ya da zar zor parasının
üstünü kredi çekip tamamlayanve kendine araba alan kişiden hadi şunu ıslatalım
diyerek bir şeyler beklemek çok saçma değil mi? Olması gereken onun bize bir
şey alıp yedirip içirmesi mi yoksa kendi aramızda para toplayıp ne bileyim kış
lastiği,koltuk kılıfı, bir depo benzin doldurmak mı? Hani bizim birlik
beraberlik duygularımız. Yanlış mı düşünüyorum?
Koskoca bir sene boyunca çoğunlukla yokluğunu hissetmediğin
senin onu onunda seni yeri geldiğinde görmezden geldiği, halini hatırını
sormayan eş dost akrabanın bayramda ziyaretine gidilmesi. Ölsün binlerce kez
hem de…
Otobüslerde bayan yanına erkeklere bilet verilmemesi veya
yanına oturan erkeğe kalmasını rica eden kadının beynine yerleştirilmiş o saçma
düşünce. Yahu insanız biz erkeğiz sapık değil tecavüzcü katil değil. Sevdiklerine veya işine
ulaşmak için seyahat etmek zorunda kalan bireyleriz.
Çocuk gelin, kan parası,berdel,başlık parası ,kan davası,
erkeğin kendini bayandan üstün görmesi. Açıklama yapmak bile istemiyorum ama
derhal ölmeli hatta el birliğiyle öldürülmeli.
Birde bizim kendi kaba etimizden uydurduğumuz gelenek
olduğunu düşündüğümüz adet edindiğimiz şeyler vardır. Bunlar genellikle hem
komik hem düşündürücü, hem saflık derecesinde tabi bazen de kırıcı ve üzücü
olabilenleri içinde barındıranlardır.
Örneğin kirli arabaların camlarına ‘beni yıka’ yazmak. Çorapla
parmak arası terlik giyip diğer terliklerde de ayak parmaklarımızı terliğin
önünden çıkarmak, asgari ücretin 4 katı fazlası paraya cep telefonu alıp
marifetmiş gibi masaya koymak, elektrik,su,doğalgaz,telefon faturalarını ödeme
tarihlerinin son gününde ödemek, inşaatlarda veya harç dökülen yerlere isim
veya tarih yazmak, banyo esnasında şampuanın bitmemesi gerektiğini düşünerek
köpürmesi bitene kadar su katmak,ağaçlara banklara duvarlara bıçakla bir şeyler
kazıyıp spreyle ilan-ı aşk etmek,evde yanan bir ampulün yenisi almak yerine az
kullandığımız odadan çıkartıp yanan yere takmak,bir yerde yemek yedikten sonra
veya alışverişte cebimizdeki en eski parayı elden çıkarmaya çalışmak,tanıdığın
üzerine araba sürmek,sevdiklerinin kıçına tekme atmak, pazarın ortasında Pazar
arabalarıyla yol ortasında sohbet edip yolu tıkamak,inşaat ve kazı yapılırken
seyredip bozulan elektronik aletleri kapatıp açınca düzeleceğini düşünmek daha
sayayım mı uydurmasyon alışkanlıklarımızı…
Yeni boyanan bankı badana yapılan duvarı kurudu mu diye
ellemek, denize girerken ilk girenin diğerini ıslatması,gaz kaçağını çakmakla
kontrol etmek,yediğimiz ekmek arası herhangi bir şeyi içtiğimiz içeceğin son
yudumuna denk getirip bitirmek, el frenini çektiğimiz arabanın tekerleğine taş
veya tahta koymak,sosyal medyadan davetiye göndermek,rüzgar uçurmasın diye
küllüğe su dökmek,misafirlikte zorla bir şey yedirip içirmek yada ben tokum
deyip aç gözlü gözükmemek…
Sabaha kadar sayarım bunların devamını. Arasında yaptıklarımızda oldu yapmaya
utandıklarımızda. Ama kesin bir şey var ki atasözlerimizi adettendir diye gerçek sanıp insanları
yargılama hakkını kendimizde bulduğumuzu düşünme duygusu. Ne olursunuz bir an
önce bundan vazgeçelim. Ne o atasözü peki; Ateş olmayan yerden duman çıkmaz…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder