Hakkımda

Fotoğrafım
25.04.1986 tarihinde Tekirdağ’ın Saray İlçesinde sabaha karşı 04:00 sularında dünyaya gelmişim. Ailemin 2. Çocuğuyum. İlkokul 1. Sınıfın ilk dönemini Çatalca ilçesine bağlı Karamandere Köyün’de ikinci dönemini de Saray İlçesinin Güngörmez mahallesinde okudum. 2.sınıf ve mezun olana kadar(1996) Saray Cengiz Topel İlkokulunda okudum.2000 yılında Atatürk Ortaokulundan,2004 yılında da daha sonra ismi Mustafa Elmas Arıcı Anadolu Lisesi(MEAAL) olan Saray Anadolu Lisesi’nden(SAL) mezun oldum.İlk yıl kazanamadığım üniversiteye 2006 yılında kendi imkanlarımda dershane parası vererek 4 aylık çalışmayla Süleyman Demirel Üniversitesi(SDÜ)Gönen Meslek Yüksek Okulunu Büro Yönetimi ve Sekreterlik Bölümünü kazandım.Yarım dönem uzatmak zorunda kaldığım SDÜ’den 2009 yılında mezun oldum ve Anadolu Üniversitesi İktisat fakültesine İktisat Bölümüne aynı yıl kaydımı yaptırıp 2012 yılında 4 yıllık diploma sahibi oldum. Şu an halen Açıköğretim Üniversitesi ikinci üniversite kapsamında Laborant Sağlık ve Veteriner Sağlık okumaktayım.

20 Eylül 2016 Salı

KAMU SPOTU

Kalabalığın içinde üzerime kapanmış insanların varlığını bedenimden çıkan bir ruhun varlığıyla hissettim. Herkes gözyaşı döküyor, bağıra çağıra ağlayıp bayılanlar oluyordu. Zamansız, sebepsiz, nedensiz kelimelerinin içinde geçtiği cümleleri duyabiliyor fakat cevap veremiyordum. Bedenimin hayat okulundan aldığı diploma elimdeydi o an. Ölüm. Evet ölmüştüm. Nasıl olmuştu nerde yaşanmıştı bilmiyordum ama ölmüştüm işte. Acaba ölürken sevdiklerim yüzümü o güçsüz haliyle mi hatırlayacak benden sonra. Ya da gülerek kahkahalar atarak mı gitmiştim bilinmeyene bilmiyorum.
Bir hafiflik hissetim bedenimde. Yıllarca bedenimin esiri olan ruhun el sallayarak benden uzaklaşmasını izlerken soğuk bir zeminin donduruculuğunu hissediverdim. Sanırım yıkıyorlardı beni. Dünyaya nasıl tertemiz pırıl pırıl geldiysem giderken de öyle temiz gidecektim. Acaba düşüncelerimde o kadar temiz miydi? Kul hakkı yiyenlere beddua bile etmeden Allaha havale ederken acaba yanlış mı yapmıştım. Hakkımda kötü konuşanları bildiğim halde onları uyarmayıp dedikodu yapmalarına izin vererek günah işlemiş miydim? Bir kere yalan söylemiştim, pişmanım.
İstemeden de olsa üzerine basıp öldürdüğüm börtü böcek, rahatsız olmamak için canını aldığım sinekler ve sırf 3 saniye canımı yaktı diye öldürdüğüm arı bedenimin mi kiriydi ruhumun mu? Düşünmeden edemiyor insan kendisiyle baş başa kalınca. Doğarken giydirdikleri kundak gibi ölürken de beyaz bir şey sarılıyordu üzerime neydi ki bu şimdi.
Bedenimin çeşitli yerlerine pamuklar konuyor ve çenem başımın etrafından sarılıyordu. Düşündüm acaba yakınlarım ne yapıyordu. Üzüntümden kalp krizi geçiren var mıydı? Sessiz sessiz ağlayan kaç kişi oldu? Kendime değil ama ardımda kalanlara üzülmeye başladım. Hala mealini tam olarak okuyamadığım kuran’dan şu dakikalarda başımın ucunda okunuyordu. Bilmiyordum bu kadar huzur verdiğini zaten bilsem ben de okurdum.

Kalabalık toplanmaya başlayınca anladım ki omuzlardaki yerimi alma vaktim gelmişti. Birkaç kişinin yardımıyla tahta tabutun içine konuldum. Kapak kapandı ama karanlığı hissetmedim. Zira her yer ilk anlardan itibaren karanlıktı. Bu kadar insanı birde düğünümde görmüştüm ki bu ikinci kez benim için toplanan aşırı kalabalık. O gün nasıl mutluysam bugünde öyle mutluyum. Beni bir an önce son yolculuğuma çıkacağım mezarlığa yetiştirmek için yarışan insanlar vardı etrafımda. Telaşla yetiştirildim bedenimin böceklere kısa sürede yem olacağı ebedi ıstırahatgahıma. Abim babamın yardımıyla mezara beni yerleştirirken annemin çığlıklarını duyabiliyordum. Eşim, teyzem yengem çoktan iğnelerle uyutulmuştu zavallılar ayakta bile duramayacak gibiydiler. Tahtalar üzerime konurken kürek sesleri duyuluyordu. Eğer bana sorulsaydı kimseyi yormak istemezdim ama illa atılacaksa 3’er kürek yeterli olur derdim. Ve start verildi insanlar mezarı doldurmaya başladı. Tam 9 dakika 10 saniye. Düşünebiliyor musunuz yaklaşık onbin gündür süren yaşantım saniyeler içinde son buldu. Başucuma çakılan tahta sesi ibrikten dökülen su sesini bastıramadığı anlarda yere dökülen bir ayranın varlığı belirdi zihnimde. Son görevlerini yapmanın huzuruyla cenaze yemeği yenmeye başlanmış birazdan ayrılacaklar ve ben tekrar kendimle kalacaktım. Beni sevenler, değer verenler,emek verenler, kızanlar, küsenler, bensiz yapamayacağını düşünenler, ağlayanlar, bağıranlar günler içinde beni unutacak işte o zaman yapayalnız kalacaktım.. Keşke bir sigara daha yakabilseydim su an.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder