Son yıllarda yazdığım yazılara bu yazıyı hazırlamadan önce
şöyle bir göz atmak istedim.. O kadar çok nesne ve konu hakkında yazı yazmışım
ki bazıları yayınlanmaya değer bazıları da sadece okunmaya. Ama şunu fark ettim
ki bazıları ben yazdıktan sonra gelişen bazıları yazarken faaliyette olan
bazılarının da ben yazmadan önce başlamış olduğunu fark ettiğim şeyler olmuş.
Mesela mantar ve manda yoğurdu hakkında yazılar yazmıştım. Değerlendirilmesinden
ve nimetlerinden bahsetmiştim. Kısa bir süre sonra Tekirdağ Büyükşehir
Belediyesi Tarımsal Hizmetler Daire Başkanlığı
tarafından koşullara uyan vatandaşlara canlı hayvan manda yardımı yapılmış.
Sizde fark ettiyseniz bitmek üzere olan yaz ayı içinde açılan en az 7-8 adet
manda yoğurdu ve manda sütü satan dükkan açıldı. Belki çoğumuz bu bolluktan
dolayı ilk defa tadına baktık. Sonra bolet ve padişah mantarından bahsetmişim
ne tesadüf ki Tekirdağ Damızlık manda Yetiştiricileri birliği tarafından hem
doğa mantarını hem manda yetiştiriciliği tanıtım etkinliği yapılmış hem de laladere’de.
İlçemizi
tanıtmak için yapılması gereken hediyelik eşyalardan bahsetmişim. Saray belediyesi
Kültür, bahar ve Barış Festivali’nde sanki beni duymuş gibi binlerce buzdolabı
magneti yapmış, Antalya’dan gelen arkadaşım giderken bile yanında götürdü hem de
fazlasını alarak arkadaşlarına vermek için. Yerine teslim etmiş ki olmalı ki
facebook’ta yayınlamışlar.
Bölgemizin
en güzel yerlerinden Karadeniz’e açılan kapımız kastro’dan bahsetmişim. Yerel
gazetelerde ve bazı ulusal medyada gördüğümüz gibi yaz aylarında plaja girişler
yer kalmadığı için jandarmalar tarafından kapatıldı, sebebi içerde adım
atılacak yer kalmayışı.
Defalarca
kez Atatürk’ün Saray’a gelişine dair fotoğraflar yayınladım. Hem Büyükyoncalı’da
hem Çayla’da hem de Saray belediye parkında. Peki ne oldu dersiniz. Saray Kent
Konseyi’nin katkılarıyla Atatürk Saray’da diye kitapçık basıldı ve bir haftada
yüzlercesi tükendi.
Saray’da
yapılan Balçık panayırından bahsettiğimde ne olduğunu bilmediğini söyleyen çoğu
arkadaşımla Pavli panayırında karşılaştım. Eminim yazımın bir etkisi yoktu
üzerlerinde ama panayır havasını onlarcası merak edip görmeye gitmişti.
Saray
Akbank Şubesinin 3 Ağustos 1977’de 517. Şube olarak açıldığını yazdım. Tak
bankadan memur arkadaşlar bile aradı bizim şube kodumuz 518 diye rastgele
okudular herhalde.
İki tarihi binamızdan yani Ayaspaşa caminden ve hamamdan bahsettikten sonra cami
tadilata girdi ve hamam için Edirne Kültür Varlıklarını Koruma Müdürlüğü’nde
çalışma olduğunu duydum. Büyükyoncalı’da ki okul binasıyla ilgili fotoğraf
attığımda da 2017 yılı içinde restorasyon yapılacağı sosyal medya da yazıldı.
Kurtdere’de 1893 tarihinde yapılan ama yıkılmaya yüz tutmuş Kurtdere camiini
restore etmekten de geri kalmamışlar bu arada yetkililer. Bu sefer benden önce
davrandılar sanırım.
Saray’ın
çocukları için yazdığım yazı sonrasında nerede bunlar diye soranlar oldu.
Onların Longoz ormanları için savaşıp Sefaalan ormanları için ter döktüklerini
bilmiyorlar tabi.
En
yakınımızın doğumundan en uzağımızın ölümüne kadar birbirimizi bırakmayalım diye
yazdığım ‘komşuluk’ yazısından sonra Saray Belediyesi ‘Hoş Geldin Bebek’
paketiyle yeni doğanların yanında olmaya başladı. Ölümlerde de Tekirdağ büyüksehir
Belediyesi yalnız bırakmıyordu o anlarda. Cenaze aracı yolluyor ,mezar
kazıyor,kefen veriyor,tahta veriyor,
yıkama işleminden ücret almıyordu. Saray Belediyesi de telaştan unutulmasın diye
cenaze pilavını gönderiyordu zaten.
Yaşlılarınızı
ziyaret edin, hiç olmazsa ellerini öpün, hal hatır sorun dertlerine çare olun
diye yazdım. Kent konseyi yaşlılar
gününde kahvaltı vererek onları mutlu etti, Büyükşehir belediyesi evde temizlik
hizmetleriyle daha yaşanabilir alanlar yaratmaya başladı. Rastlantının böylesi…
Engellilerimizin
engellerini beraber aşabiliriz deyimini ben dâhil hepimiz ağzımızdan düşürmezken
onlar harekete geçmiş bile. Tekirdağ Büyükşehir
Belediyesi akülü araç, Saray Belediye manuel engelli sandalyesi dağıtıyormuş.
Atatürk’ün
Saray’a gelişinin 18 ağustos 1937 değil
19 ağustos 1937 tarihinde onduğunu Selman Akı’nın çalışmalarından
öğrenip yazdıktan sonra meclis gündemine getirilip tarih
değiştirildi. Parkların azlığından, bakımsızlığından şikâyet ederken Kemalpaşa mahallesinde
Saray’ın en büyük parkı yapılıyormuş,benle alakası olmadığına çok eminim ama
Uğur Mumcu parkına Uğur Mumcu Anıtı birkaç ay sonra dikildi belediye tarafından.
Çocuklarımız
için açılan yaz okullarının onların psikolojisi üzerindeki olumlu etkilerini
anlattığımda Yaz Okulu kursları 12 aya çıkmıştı. Bunlar yetmiyormuş gibi Keman-Gitar-Bağlama-Saz-Ses
Eğitimi- Koro kursları açıldı. Yetişkinlere yönelik Fotoğraf Çekimi, Diksiyon, İngilizce,Takı
Yapımı-Ahşap Boyama-El Beceri-Halkoyunları kursları yeniden açıldı. Kimse ben
duymadım bilmedim gidemedim demesin herkes için etkinlik var artık. Yeter ki
siz isteyin.
Son yazılarımdan birinde de Şen
kahveden bahsetmiştim. Tam 65 yıldır dimdik ayakta duran Şen kahveden.
Şimdilerde mahallede buruk bir sevinç var. Burukluğu nerden geliyor derseniz
yıllarca mahalleliyi misafir eden Şen kahve kentsel dönüşüme kurban oldu. Yıkıldı.
Sevinilecek olan ise Çağman grup
tarafından yapılacak olan 32 dairelik bu alanda tek bir iş yerinin yapılacağı
onunda Şen kahve olarak yaşatılacak olması. Bana düşer mi düşmez mi bilmem ama
bu jesti mahallemize yapan Erdem Çağman’a teşekkür etmeden ve tarihe not
düşmeden geçmemek istedim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder